29 Ocak 2011 Cumartesi

“Bir Eşeğin Hatıraları” kitabın adı, Fransızca’dan çeviri bir çocuk kitabı. İkinci el kitap satan dükkanların birinden 2 liraya almıştım. Sırf bu not için almıştım.
Periel nasıl bir çocuktu acaba?
Kitabı ona kim almıştı?
Doğum günü hediyesi miydi?
Kaç yaşındaydı kitabı ilk eline aldığında?
Şimdi nerde, napıyor?
Yaşıyor mu?
Başka kimler okudu bu kitabı?
Neden burda şimdi?

16 Ocak 2011 Pazar

Sevgilin olsam n'olur?

Sevgilim olsan n'olur?
Seni öperim,
Seni sevdiğimi hep söylerim.
Olmasan nolur ki?
Eğer seni görürsem,
Belki gene öperim.
Öptürür müsün peki?
Sonra sen beni yok sayarsın
Ben seni benimsin sayarım
Herkes mutlu olur.
Sevgilim olsan n'olur?
Olmayacaksın tabii
Bi dakika bi dakika!
Zaten sevgilim değil misin?
Doğru soru bu değil demek
Sevgilin olsam n'olur?
Beni öpersin.
Beni sevdiğini hep söylersin.
Olmasam n'olur ki?

15 Ocak 2011 Cumartesi

çok güzellik eşit değil mi çok çirkinliğe

Senin sınavın çok güzel olmak
Ve onun ki çok çirkin olmak.
Çok kırılgan olmak,
Çok güçlük olmak,
Çok yalnız kalmak
Ve akvaryumlarda yaşamak.
Hepsi bir, hepsi eşit zor.
Sen çok güzelsin,
Herkes senin.
Sen herkesi istediğin gibi keser biçersin
Ama birini değil.
Herkesi acıtır, onun için ağlarsın.
O da mesela çok çirkin ya
Kimse onun değil hani.
Kimse ona bakmaz
Biri hariç.
O biriyle, o senden daha mutlu olmaz mı?
O biri gelene kadar sana özenip ağlamaz mı?
Çıt diye kırılıyor mesela o ya,
Tanrı ona çok zorluk vermemiş deme.
Kendi zorlukları ona yetiyor.
Kendini en zorluklar içinde sanıyor.
Çok güçlü insana da acımak yersiz.
Zaten canı seninki kadar tatlı olsa
Tanrı ona bu kadar iğne batırmaz.
Akvaryumunda hiç köpekbalığı yok senin!
Diye çemkirme ona da
Belki onun canını yakan akvaryumdan çıkamamaktır.
Belki senin küfrettiğin köpekbalıklarına o muhtaçtır.
Aman boşver.

8 Ocak 2011 Cumartesi

aşkın milliyetçiliği olur mu? olur.

İnsanlar ikiye ayrılır: insanları 2 ve üstü rakamlara ayırmayanlar, ayıranlar.

Şimdi bu yazıya ilham olan arkadaş alınmasın önce kişisel bişi değil.

Mesela benim çok yakın bi dostum çok ayırıyor insanları o geldi aklıma. Bazı konularda çok zıttız. Mesela o milliyetçi. Dedi ki geçen "Ben mesela Türklerden başka herhangi bir milletin aşkına inanmıyorum. Bence onlar aşık olamazlar." İşte böyle dedi. Bi kere de demişti ki "Öyle Bir Geçer Zaman Ki'yi izledik dün ailecek. Çok güzeldi ama çok kınadık, ermeni şarkısı çaldılar ev yanarken.".

Yaa...

not: bi de mesela çok mesela diyorum farketmişinizdir. ben yeni farkettim mesela. öyle söyliyim dedim.

mesela.

demet akalın ölse üzülmem mesela

Evet! Bu önemli bir sorun. Sonra mesela Mustafa Ceceli var. Ohooo say say bitmez ki. Serdarından ferhatına. Hepsinin köküne kibrit suyu! Şimdi ben bunu gece gece niye yazdım? İnan bilmiyorum. Canım sıkıldı tvyi açtım, bişi yok. Açtım bi müzik kanalı. Arkadaş bengüsü bitse emiri başlıyor. Ama mesela mor ve ötesi iyi ki var. Ben zaten Harunla evlenicem. Geçen haber çıkmış sevgilisyle evlenicek diye. Arkadaşım gösterdi bana ciddi ciddi. Salak işte cidden evlenmek istiyorum sanmış, üzülmüş benim adıma. Ama kız çirkin, diyim. Gerçi ekşi sözlükte çok güzel demiş herkes ama yalan valla. Zaten feysini buldum Cem Mumcu'nun arkdaşı falan. Ay ergen bildiğin ergen. Benden daha ergen. Karı Türkiye güzeliymiş zamanında şimdi tuvalet aynasından, vebkemden fotoğraf çekiyor. Hayat işte... Ama bacakları uzun arkadaş. Boyum kadar vardır. Ama fazla ince yani sırf kemik. Bu kadar.

Bi de bu Kolpa denen grup topluca intihar etmeyi düşünür mü hiç? Ya da hepsi birleşip solisti öldürsünler.

2 Ocak 2011 Pazar

onlar sümük değil onlar anı

Ben mesela sümüklüyümdür. Hadi biraz bunu konuşalım.

Ben küçükken sümkürmezdim çünkü sümüğümü beynimin bir parçası sanardım. Biraz tiksinirdim ondan biraz da korkardım. Sümkürünce canım yanacak sanırdım. Sümüğü akan çocuklara üzülürdüm, salak sanırdım onları beyinleri akmış diye. Sümüğünü yiyen çocukların azimlerini çok taktir ederdim ama ben bu yolu tercih etmedim.

İnsan ağlayınca rahatlar ya. Nereye gidiyor o kötü duygu hiç düşündünüz mü? Burna. Peçete kağıtlarına silip çöpe atıyoruz sonra. Çünkü onlar sümük değil onlar anı.

Bazen bize acı verdiği halde unutamıyoruz ya bazı şeyleri işte o ya ağlayamadığımızdan ya da sümüğümüzü yediğimizden oluyor.

Hep  'gözyaşlarımla birlikte aktın sen' edebiyatı yapılır mesela daha estetik diye ama ben inanmıyorum buna. Elin yandığında da ağlıyorsun. Ama ya hasta olduğunda sümüğün akar ya da ağladığında. Neden? Çünkü dışarı atman gereken mikroplar var.

İğrenç ama gerçek.